Blog Listem

31 Ekim 2013 Perşembe

Alt-Üst Kek(Ananaslı)


Upside Down Kek

Bu kekin yapılışını televizyonda seyretmiştim,çok ilgimi çekti ve hemen yapmaya karar verdim.Ben fırında yapmayı tercih ettim ancak orjinal tarifinde döküm tavada yapılıyor,yapımı son derece zevkli,misafirleriniz bu kekin tadına bayılacak ve sizden tarifini isteyecekler....

Kek Hamuru için gerekli Malzemeler:
-Yarım su bardağı tereyağ
-1 su bardağı toz şeker
-2 adet yumurta
-1 çay kaşığı vanilya
-1 paket kabartma tozu
-1+3/4 su bardağı un
-3/4 su bardağı süt
-yarım çay kaşığı tuz

Kek kalıbı için:
-100 gr.eritilmiş tereyağ
-Yarım su bardağı esmer şeker
-5 dilim konserve ananas dilimi

Yapılışı:
Öncelikle kek kalıbımıza erimiş tereyağını koyarak üZerine şekeri ilave ediyoruz,ananasları sıralayarak ortalarına cevizleri yerleştiriyoruz ve bir kenara koyuyoruz.
Kek hamuru için şeker ve yağı iyice çırpıyor içine yumurtaları ilave ediyoruz.Sırasıyla vanilin,elenmiş un,kabartma tozu ve sütü yavaş yavaş ilave ediyoruz.Son olarak tuzu ilave ederek yavaş yavaş çırpıyoruz.
Hazırladığımız kek karışımını ananas dilimlerini sıraladığımız kalıbın içine yavaş yavaş döküyoruz.
Önceden ısıtmış olduğumuz fırını 190 dereceye alıp üzeri 
alıp üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz.


Kürdan batırıp piştiğine emin olduktan sonra fırından çıkarıp soğumasını bekleyip servis tabağına ters bir şekilde çevirerek yerleştiriyoruz.
Kekimiz yemeye hazır,afiyet bal şeker olsun:))

Sevgiler...


Patlıcan Kavurma

Patlıcanı hiç böyle denediniz mi?

Özellikle et yemeklerinizin yanına çok yakışıyor,denemenizi tavsiye ederim...Özellikle sarımsak ve maydanoz patlıcana çok yakışıyor.

Malzemeler:
-1 tane bostan patlıcanı
-2 diş sarımsak
-5-6 dal maydanoz,ince kıyılmış
-Pulbiber

Yapılışı:
Patlıcanı küp şeklinde doğruyor kararmaması için tuzluyoruz.
Tavaya çok az yağ ve sarımsakları ilave ediyoruz.
Patlıcanları da ekleyip yüksek ateşte kavuruyoruz.
Servis tabağına alıp üzerine ince kıydığımız maydanozları ilave ediyoruz.
Tarifte sarımsakları çıkarıp servis tabağına alınması öneriliyordu,ben almadım sarımsaklar kıtır kıtır oldu.
İsterseniz üzerine yoğurt veya domates sosu yapabilirsiniz.
İnanın çok lezzetli oluyor,test edildi onaylandı:))

Afiyet olsun...





30 Ekim 2013 Çarşamba

Ev Limonatası


Ev Limonatası

Limonatayı sevmeyen yoktur,ama evde yapıp içeni de çok azdır:))
Nedense üşeniriz gidip en yakın marketten hazırını alırız,içine de biraz nane ve buz koyar sıcak yaz günlerinde içimizi ferahlatırız.
Fakat evde yapılan limonata ile hazırı arasındaki lezzet farkını ancak yapıp içtiğimizde anlarız.Hiçbir katkı maddesi olmadan yapılan bu güzel içecek tarif defterlerimizde mutlaka yer almalı..
İlk denemem 1 litreydi,ancak canım kızımın doğum günü için yaklaşık 7 litrelik yaptım o kadar sevilerek içildi ki parti sonunda bir damla bile kalmadı:))
Size vereceğim tarif 1 litrelik,istediğiniz ölçüde çoğaltabilirsiniz...

Malzemeler:
-2 limon
-1 litre su
-1 bardak şeker
-Yarım demet nane

Yapılışı:
Suyun yarısı ile şekeri ocakta kaynatıyoruz.
Diğer taraftan limonları rendeliyor,naneleri de havan ile hafifçe döverek limon rendesi ile birleştiriyoruz.
Şekerli suyu ocaktan alıp yuvarlak bir borcam kaseye döküyor,nane ve limon ikilisini de içine katarak soğumaya bırakıyoruz.
Kabuklarını rendelediğimiz limonların suyunu sıkarak ılıyan karışıma suyumuzun yarısı ile birlikte ilave ediyoryuz.
Sürahimize koymadan süzüyoruz.
Birkaç dal nane ve dilim limon ile soğuk olarak servis ediyoruz.

Afiyet olsun...



Arpa Şehriyesi Salatası


Son günlerde özellikle davet masalarımızın vazgeçilmezi haline geldi "Arpa Şehriyesi" salatası..Kilo verme konusunda çok kararlı olduğumuz bugünlerde pilav ve makarnayı çok sevmemize rağmen ne yazık ki tüketmemeye gayret ediyoruz.Özellikle pilava olan özlemimizi bu tip salatalarla geçiştirmeye çalışıyoruz.İçine bol miktarda yeşillik girdiği için yemesi çok ferah ve lezzetli bir salata oluyor...

Gelelim tarifimize;

Malzemeler:
-2 bardak arpa şehriyesi
-5 dal taze soğan
-1 büyük domates
-1 kutu konserve mısır
-Yeteri kadar kornişon turşu
-Yarım demet maydanoz
-Yarım demet dereotu
-Yarım demet nane
-5 tane acı sivri biber

Sosu için:
-Zeytinyağ
-Tuz
-Nar ekşisi
-Limon

Yapılışı:
Arpa şehriyelerimizi orta büyüklükteki bir tencereye koyup haşlıyoruz.
Pişirip soğuttuğumuz arpa şehriyelerimizin üzerine ince doğradığımız taze soğan yeşillik ve diğer malzemelerimizi ilave ediyoruz.
Hazırladığımız sosumuzu da salatamıza ilave edip servise sunuyoruz.

Afiyet olsun....


Et Sulu Yoğurt Çorbası

Kurban Bayramı tatili,29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız derken günler karıştı..
Bugün günlerden Çarşamba ancak Pazartesi görünümlü bir Çarşambaydı bugün:))Sanki haftanın ilk günüydü.Alışmışız yıllardır Pazartesi sendromuna,bugün hepimiz Çarşamba sendromuna yakalanmış gibiydik:))Şaka bir yana tatiller hem çok güzel oluyor hem de haftaya adaptasyonumuzu etkiliyor ne yazık ki...
Madem tatil ertesi bir gündü o zaman bir çorba tarifi iyi gider dedim ve sizlerle "Et Sulu Yoğurt Çorbası"tarifini paylaşmak istedim.
Yoğurdu sevmeyen yoktur,hele ki yoğurdun içine girdiği tariflerin hemen hepsi de çok lezzetlidir...İşte gerekli malzememiz ve tarifimiz;

Malzemeler:
-5 bardak et suyu
-Yarım su bardağı pirinç
-1 yumurta
-3 yemek kaşığı un
-1 su bardağı yoğurt
-Üzerisi için tereyağ,pulbiber ve nane

Yapılışı:
Öncelikle pirinçlerimizi yıkayıp 2 bardak su ile haşlayıp tencereye koyduğumuz et suyumuza ilave ediyoruz.
Diğer taraftan yumurta,un ve yoğurdu çırpma teliyle çırparak,kaynayan suyumuzdan 2 kepçe ilave ederek ılıklaştırıp,karıştırarak yavaş yavaş çorba tenceremize ekliyoruz..
Birkaç dakika daha kaynatarak bir tavada erittiğimiz tereyağ,pulbiber ve naneyi ilave ediyoruz.
Tuzunu en son ilave ediyoruz ki çorbamız kesilmesin.

İşte size lezzetli mi lezzetli bir çorba....

Afiyet olsun.


27 Ekim 2013 Pazar

Fırın Sütlaç





Sütlaç sever misiniz? 

Rumeli Mutfağı'nın bizlere kazandırdığı en güzel tatlılardan birisidir bence,hem çok hafif hem de çok lezzetli...
Daha önce fırın sütlaç hiç yapmamıştım,genelde klasik sütlacı tercih ediyordum,ancak bundan sonra fırın sütlaç mutfağımızın vazgeçilmezlerinden olacak...

Gelelim tarifimize;

Malzemeler:
-1 litre süt
-1 su bardağı şeker
-Yarım su bardağı pirinç
-1 paket vanilya
-1,5 yemek kaşığı nişasta
-1 tutam tuz
-1 yumurta sarısı

Yapılışı:
Öncelikle pirinçlerimizi yıkayıp yaklaşık 2 bardak suyla,bir tutam tuzumuzu da ilave ederek pişiriyoruz.
Diğer taraftan sütümüzden 1 cezve kadar ayırarak nişasta ve vanilyayı karıştırarak ilave ediyoruz.(ben içine 1 çay kaşığı damla sakızı da koydum.)Pirinçlerimiz pişince sütümüzü ve şekerimizi ilave edip kaynayana kadar karıştırıyoruz.
Diğer taraftan nişastalı karışımımızı kaynatıp tenceremize ilave ediyoruz.
Biraz daha kaynadıktan sonra 2 kepçesini ayırarak geri kalanı fırın kaplarımıza paylaştırıyoruz.
Ayırmış olduğumuz sütlacımıza yumurta sarısını karıştırarak kaselerimizin üzerine paylaştırıyoruz.
Fırınımızı 200 dereceye ayarlayıp fırın kaselerimizi yerleştirdiğimiz tepsiye su koyarak üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz.

Soğuk olarak servise sunmanızı tavsiye ederim.

Afiyet olsun...












24 Ekim 2013 Perşembe

Gulaş Çorbası

Macar Mutfağı'nın ünlüsü ; "Gulaş Çorbası"

Bu çorbayı ilk içtiğimde gerçekten çok beğenmiştim,malum önümüz kış...Çorba mevsimi başlıyor,tavsiye ederim hem çok lezzetli hem de çok pratik ayrıca Türk damak mutfağına çok uygun,etli çorba sevenler için mükemmel bir tarif...

Malzemeler:
-250 gr.kuşbaşı kuzu eti
-1 tane kuru soğan
-3 tane sarımsak
-1 büyük domates
-1 büyük patates
-2 tane sivri biber
-1 kaşık salça
-Tuz,karabiber,pulbiber

Yapılışı:
Soğanı küp küp,sarımsakları ince ince kesip hafifçe kavurmaya başlıyoruz.
Etlerimizi ilave edip soğanlarla birlikte kavurarak etler suyunu çekene kadar pişiriyoruz.
Domatesi rendeleyip patatesleri minik küpler halinde doğruyoruz.
Biberleri de ince ince kesiyoruz.
1 kaşık salçayı etlerle birlikte birkaç dakika kavurarak önce biberleri sonra domatesi ilave edip birkaç dakika döndürüyoruz.
Diğer malzemeleri ilave edip suyunu da ayarlayarak pişmeye bırakıyoruz.
Bende kemik suyu vardı,lezzeti arttırmak adına daha bir güzel oldu.
Pişmeye yakın baharatları ilave edip servise hazırlıyoruz.

Bu çorbaya acı çok yakışıyor...

Afiyet olsun...







Buğday Salatası(Bereket Salatası)

Aslında bildiğimiz buğday salatası ama bizim evimizde bu salatanın adı "Bereket Salatası"...

Zeytinyağlı yemeklerin yanına,çay saatinde sevdiklerinize ikram edebilirsiniz.

Mazlemeler:
-1 su bardağı buğday
-2 dal taze soğan
-1 domates
-1 çay bardağı haşlanmış mısır
-Kornişon turşu
-Yarım demet maydanoz,dereotu ve nane

Sosu için:
-Zeytinyağ
-Limon
-Nar ekşisi
-Tuz

Yapılışı:
Akşamdan ıslatmış olduğumuz buğdayı ufak bir tencerede haşlıyoruz.
Haşlayıp soğuttuğumuz buğdayın üzerine yeşillikleri,mısır,ufak ufak doğradığımız turşu ve domatesleri ilave ediyoruz.
Son olarak hazırlamış olduğumuz sosu ilave ekleyerek servise sunuyoruz.

Bereket salatanız bereketli olsun....







Kıymalı Patatesli Nefis Börek


Merhaba,

Börek mutfağımızın vazgeçilmez ikramlarından birisidir.Kıymalısı,peynirlisi,patateslisi,patlıcanlısı çok fazla çeşidi vardır.Biz her çeşidini çok seviyoruz..Bugün yazacağım börek tarifi hem kıymalı hem de patatesli..Yapımı çok basit,tadı mükemmel.

Malzemeler:
-1 kg.yufka
-3 yumurta
-1 su bardağı su
-1 su bardağı çiçek yağı

İç Malzemesi:
-300 gr.kıyma
-2 tane patates
-3 tane orta boy soğan
-Yarım demet maydanoz

Yapılışı:
Öncelikle iç malzememizi hazırlıyoruz.
Soğanları kavurup,kıymamızı ilave ediyoruz.Diğer taraftan patateslerimizi haşlıyor küp şeklinde doğruyoruz.Kıymalı harcımızı kavrulduktan sonra içine maydanoz ve patateslerimizi ilave edip tuz ve karabiber ile lezzetlendirip karıştırıyoruz.
Sıvı karışım için yumurtaları kırıp su ve çiçek yağını ilave edip çırpıyoruz.
Yufkamızı tezgaha serip ortadan ikiye bölüyor ucunu fotoğraftaki gibi katlayıp,sıvı karışımdan sürerek kıymalı harcımızı yerleştiriyor fırın tepsimizin boyuna göre katlıyoruz.Tüm yufkalarımızı sarıp tepsiye bir güzel yerleştiriyoruz.
Kalan sıvı harcımızı böreğin üstüne sürüp önceden ısıtılmış 175 derece fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.

Böreğinizin ve tüm yemeklerinizin bereketi ve lezzeti bol olsun...

Afiyet olsun...








18 Ekim 2013 Cuma

Fırın Kuzu

Merhaba,

Bir Kurban Bayramı daha geçti.
Umarım hayalinizdeki gibi bir bayram yaşamışsınızdır.
"Nerde o eski bayramlar..."diyenler vardır aranızda eminim,evet ne yazık ki o eski,coşku ve heyecan dolu bayramlar geride kaldı.Hepimiz bayramları iple çekiyoruz doğru,peki neden? Çünkü bayram demek tatil demek,uyku demek,gezmek demek,yurtdışı yurtiçi seyahat demek bizler için.Halbuki eskiden öyle miydi;yine iple çekerdik bayramları çünkü bayramlıklarımız alınırdı çarşıdan özenle,başucumuza asar öyle uyurduk,hayallere dalardık acaba bu bayram kaç para toplarız diye..Özellikle kurban bayramı ise günler öncesinden alınan kurbanlıkları besler,onlara isim takar,gönülden bağlanırdık onlara:)Bayram sabahı kesilme vakitleri geldiğinde feryat figan ağlar kısa süreli bunalıma girer,kurban etinden pişen yemekleri yemeyerek kurban protestocusu oluverirdik,ta ki anne veya babamızdan zılgıt yiyip pişen mis gibi kavurma kokusuna mide gurultumuz eşlik edene kadar...Büyüklerimiz sağdı o zaman,dört gözle yolumuzu gözlerler günler öncesinden hazırlanırlardı.Tüm aile toplanırdı yemek masasında.Yemeğe oturulur bir bakarsınız kapı çalar,gelen misafirler de masaya buyur edilir masanın bereketine bereket katılırdı...
En önemlisi de bayram sabahı Barış Manço'nun o güzel şarkısıyla uyanırdık,"bugün bayram erken kalkın çocuklar,giyinin en güzel giysileri..."
Aslında öyle güzel detaylar kalmış ki aklımda saymakla bitmez,ailelerimizin kıymetini bilmek lazım,bayramları bayram gibi yaşamak yaşatmak lazım....
Nereden nerelere geldim yine,yazmak böyle birşey sanırım beyninizin ve kaleminizin en özgür olduğu zamanlar bence,akıp gidiyor sözcükler akan su gibi yolunu buluyor biranda...
Gelelim tarifmize;

Malzemeler:
-1 kuzu kol veya but
-2 kaşık salça
-5 veya 6 tane sarımsak
-Tereyağ
-Karabiber
-Kimyon
-Zeytinyağ

Yapılışı:
Etimizi karabiberle ovuyoruz.
Bir kasede zeytinyağ,salça ve kimyonu karıştırıyor,etimizin iç tarafına sürerek eti top şekline getiriyoruz.
Etin dış tarafını bıçakla delerek bu deliklere ince uzun kestiğimiz sarımsak ve terayağlarını yerleştiriyoruz. Etin tüm dış yüzeyine salçalı karışımımızı sürerek büyük boy fırın poşetine yerleştiriyoruz.İsteğe bağlı olarak yanlarına patates koyabilirsiniz.
190 derece fırınımızda 1 saat 15 dakika pişiriyoruz.

Davet sofralarımız için ideal bir tarif.

Afiyet olsun...









7 Ekim 2013 Pazartesi

İslim Kebabı

Gaziantep mutfağı etli ve kıymalı yemeklerle zengin bir kültüre sahip.İş seyahatleri dolayısıyla sık gittiğim Antep'te bu mutfağı yakından tanıma fırsatı buldum.Tabi yerinde yemenin tadı apayrı.Gaziantep'e gittiğinizde mutlaka Halil Usta'da kebap yemelisiniz,İmam Çağdaş isimli restaurantı da yabana atmamak lazım.Baklavanın başkenti olması da ayrı bir övgü konusu ki tatlılara hiç girmeyelim:))
İslim Kebabını ilk defa yaptım,yapması çok zevkliydi,yemesi ise daha da zevkli.
Yaptığınız yemek göze hitap ediyorsa bu işte başarılısınız demek bence...
Yemeğimizde kullanacağımız patlıcanların uzun olmasına dikkat etmelisiniz.
Gelelim yemeğimizin tarifine...

Malzemeler:
-5 tane uzun patlıcan
-Yarım kg köftelik kıyma
-1 büyük kuru soğan
-2 diş sarımsak
-1 yumurta
-2 dilim ekmek içi yoksa galeta unu
-Maydanoz
-Tuz,karabiber,kimyon,istenirse pul biber

Sosu için;
-3 adet domates rendesi veya salça

Üzeri için;
-Yeteri kadar sivri biber ve küçük dilimler halinde doğranmış domates
-Kürdan

Yapılışı:
İlk olarak patlıcanlarımızı alacalı soyuyor,yarım santim kalınlığında uzun doğrayarak acısının çıkması için tuzlu suda bekletiyoruz.


Köfte içimizi hazırlamaya başlıyoruz.Soğanımızı rendeleyip suyunu sıkarak kıymamıza ilave ediyoruz.Sarımsakları,ekmek içini,yumurtayı,ince ince kıydığımız maydanozları ve baharatları da ilave edip yoğurup dinlendiriyoruz.

Dinlenen harcımızdan çok büyük olmayacak şekilde parçalar alıp yuvarlıyoruz.
Diğer taraftan tuzlu suda beklettiğimiz patlıcanları kurulayarak kızartmaya başlıyoruz.

Patlıcanlarımız kızardı:)

Şimdi sıra köftelerimizi kızartmaya geldi...


Köftelerimiz de hazır.

Şimdi de üzerlerine yerleştireceğimiz domates ve biberlere geldi.


Patlıcan dilimlerini çapraz bir şekilde koyarak ortalarına köftelerimizi yerleştiriyoruzz


Üzerlerine domates ve biberi yerleştirip kürdanla sabitleşmelerini sağlıyoruz.

Hepsine sırayla aynı işlemi uygulayarak fırın tepsimize diziyor,hazırladığımız sosu ekleyerek fırınımızda üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz.

Yemeğimiz servise hazır,afiyet olsun...

Düğün Çorbası

Merhaba,

Bugün günlerden Pazartesi...
Pazartesi günleri pek sevilmez,yataklardan zor kalkılır,işe veya okula giderken ayaklar geri geri gider,motivasyon çok düşüktür.Öğlene doğru moraller düzelmeye başlar,bir bakarsınız akşamüstü olmuş,eve gitme vakti gelmiş.
Pazartesi yemekleri de farklıdır diğer günlerden.Ev hanımlarının da yoğun bir günü olduğu için daha kolay yemekler yapılır o gün,laf aramızda çok özenilmez.
Aslına bakarsanız okuldan veya işten eve geldiğimizde evdeki o mis gibi yemek kokusu cezbeder bizleri,anne evi kokusu,huzur,mutluluk kokusu.Pazartesi günü bu muhteşem koku temizlik kokusu ile de birleşir,bir de yıkanan çamaşırların mis gibi kokusu.Pazartesi böyle bir gündür işte.Yeni haftanın ilk günü,her ne kadar zor başlasa da akşam yemek masasında unutuluverir bu yorucu bir o kadar da zor gün...
Bugün yazacağım çorbanın adı "Düğün Çorbası".Adı üstünde özel bir çorbadır,düğün,sünnet gibi güzel günlerin vazgeçilmezidir.Bazıları çorbaların hası derler ki bence de doğrudur.Çoğumuz yapımı zor olduğu gerekçesi ile ayda yılda bir yaparız,ama böyle bir lezzetten damağımızı ve sevdiklerimizi mahrum etmeye ne hakkımız var:))
Hadi gelin üşenmeyin bu doyumsuz lezzeti en kısa zamanda mesela yarın yapın....

Düğün Çorbası

Malzemeler:
-250 gr.kuzu eti(kuzu gerdan tercih edilir,ama çok da şart değil bence)
-5 su bardağı su
-Tuz
-1 diş sarımsak
-1 su bardağı süzme yoğurt
-1 yumurta
-3 yemek kaşığı un
-Yarım limon

Üzerine,tereyağ,pul biber ve nane

Yapılışı:
Suyu çorba tenceremize koyup içine minik minik doğradığımız etleri ekleyip kaynamaya bırakıyoruz.Bu arada oluşan köpükleri almayı unutmayalım.Etler pişince çukur bir kapta yoğurt,un,yumurta ve limonu çırpıyor,içine kaynayan sudan bir kaç kepçe ilave ediyoruz ki çorbamız kesilmesin.Terbiyemizi tenceremize yavaş yavaş döküp karıştırıyoruz ve biraz kaynamasını bekliyoruz.Daha sonra üzerine tereyağ,pul biber ve naneyi ilave edip,tuzunu ayarlıyoruz.

Her soframızın düğün sofrası gibi olması dileğiyle,

Afiyet olsun...


6 Ekim 2013 Pazar

Bu Kabak Yemeğine Bayılacaksınız...

Egeli olup zeytinyağlı sevmeyen yoktur sanırım.
Aslında zeytinyağlılar sadece Egelilere aittir ve Ege'de yapılır-yenir demekle biraz haksızlık yapmış oluruz.Şöyle bir gerçek var ki seyahate çıktığınızda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yer alan illerimize gittiğinizde gözünüz her yerde zeytinyağlı yemek arıyor.Tabi ki oraların kendilerine has yemekleri de muhteşem ve çok lezzetli,ancak sanırım her bünye alıştığı lezzeti arıyor.
Zeytinyağlı yemek çeşitlerimiz hem çok sağlıklı,hem de çok lezzetli oluyor.Özellikle de içinde kabak olanları...Kabakla yapılan yemeklerin o kadar fazla çeşidi var ki,ister mücverini yapın ister zeytinyağlısını,isterseniz de etli veya kıymalısını..Bu sebze her yemeğe çok yakışıyor.
Bol lif barındıran kabak,bağırsakları ve sinirleri yumuşatıyormuş benden söylemesi:)Kalsiyum,demir,potasyum ve fosfor açısından da çok zenginmiş.
O zaman güzel bir zeytinyağlı kabak tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum.Sevdiklerinize  meze olarak bile ikram edebilirsiniz.

Malzemeler:
-1 kilo kabak
-6 dal taze soğan
-Yarım su bardağı pirinç
-Yarım dereotu
-Yarım limon suyu
-Zeytinyağ,tuz,şeker

Yapılışı:
Taze soğanlarımızı bol suda yıkıyor ve yemeklik doğruyoruz ve zeytinyağı ilave ettiğimiz tenceremizde kavurmaya başlıyoruz.
Kabaklarımızı çok hafif çintiyor ve uzunlamasına ince bir şekilde doğruyoruz.
Kavrulan soğanlarımıza kabaklarımızı da ilave edip hızlı bir şekilde kavurmaya devam ediyoruz.
Kabaklar hafifçe kavrulunca yıkadığımız pirinçleri,limon suyunu,tuz,şekeri ve çok az su  ilave ediyoruz.
Kısık ateşte pirinçlerimiz pişene kadar tutuyoruz.
Servis tabağımıza alıp ince kıydığımız dereotlarını ilave ediyoruz.
Çok hafif ve lezzetli bir yemek,limon apayrı bir tat katıyor,deneyin çok sevecekseniz.
Afiyet olsun...

Zeytin mucizesi...

Evet bugün günlerden Pazar...
Pazar günlerini hem seviyorum hem de sevmiyorum...Öğrencilik günlerimden kalsa gerek ertesi gün okulun ilk günü olma gerçeği hep karnımı ağrıtmıştır çocukken:))
Yoksa okulu sevmiyor muydun derseniz tam tersine okul hayatına bayılan çalışkan bir öğrenciydim.Şu an düşünüyorum da keşke o günlere geri dönebilsem.Sizlerin de aynı şeyleri söylediğini duyar gibiyim...
Pazar kahvaltıları özellikle Türk aileleri için gerçekten çok önemlidir,geçiştirilmemelidir.Aslında kahvaltı en önemli öğünlerden biridir.Güne enerjik başlamamızı sağlar,metabolizmamızı hızlandırır,geçenlerde okuduğum bir yazıda güne kahvaltıyla başlandığında hızlanan metabolizma sonucu,harcanan kalori miktarı 4-5 kilometrelik bir koşuda harcanan kalori-enerji miktarına eşdeğermiş.Ooo süpermiş deyip kahvaltıda her önünüze geleni yemeyi kastetmiyor tabi ki.Aslında kahvaltının tarihi oldukça eski neredeyse 1600'lü yıllara dayanıyor,Osmanlı zamanında birincisi gündüz ikincisi güneş batımından önce olmak üzere günde yalnızca 2 kere yemek yeniliyormuş.Kahvaltı kültürü İstanbulluların kahve ile tanışmasıyla ortaya çıkmış,yani kahve içmeden önce şöyle hafif bir şeyler yiyelim de midemize dokunmasın mantığı:))ne de iyi etmişler.Okuduğum bir yazıda padişahlarımızın sabah menüsü yani o zamanın kahvaltılarını duyunca pek iştah açıcı gelmemişti,kahvaltıdan çok akşam yemeğini andırıyordu.Türk kahvaltısı dünya çapında pek bilinmese de yani bir İngiliz kahvaltısı gibi ünlü olmasa da bence en lezzetlisi,en zengin çeşitlisi...Özellikle Van kahvaltısı sanırım dünyanın en zengin çeşidine sahip,yurdumuzun birçok şehrinde Van Kahvaltısı veren yerleri görmüşsünüzdür.
Aslında yazımın ana konusu zeytin,fakat zeytin konusuna gelinceye kadar Van'a bile gittik:))
Dün Alaçatı Pazarında her zaman alışveriş ettiğimiz zeytincinin önünde dururken zeytini ne kadar çok sevdiğimi anladım bir kez daha.Zeytin dünyanın en güzel meyvelerinden biridir demişler,ilk duyduğumda bu deyim bana bir tuhaf gelmişti.Neyse mensubu olduğumuz Ege Bölgesi Türkiye zeytin ağaç varlığının yaklaşık %50'sini kapsıyormuş,yani tam bir zeytin cennetinin içindeyiz.Peki sofralarımızın vazgeçilmezi zeytinin faydalarını biliyor muyuz?Ben dün ufak bir araştırma yaptım,saymakla bitmiyor...
-En önemlisi bir çok kanser riskini azaltıyor ki bunlar kalınbağırsak,prostat ve mide...
-Hücrelerimizi yenileyip yaşlanmayı geciktiriyor.
-Kemiklerimizi güçlendiriyor.
-Bizleri kalp,damar hastalıklarından koruyor.
-Kabızlığı önlüyor.
-Vücudumuzu virüs ve mikroplara karşı koruyor,
-Karaciğerimizi koruyor.
-Ve son olarak çok güçlü bir antioksidandır.

O halde kahvaltı sofralarımızın baş tacı zeytini tüketmeye devam ediyoruz.

Sevgiler,







Sevgi kekin içine girmiş....

Merhaba,

Sevdiğin işi yaparsan ömür boyu çalışmazsın...
Ne kadar da doğru.Kim söylemişse gerçekten çok güzel söylemiş.Bir insan yaptığı bir işten azıcık bile keyif almıyorsa nasıl geçer bu hayat?
Hayat diyorum çünkü yaşamımızın çok büyük bir kısmı yaptığımız işle geçiyor,hele yoğun bir iş temposuna sahip isek.Evimizde geçirdiğimiz zamandan daha fazla iş yerimizde oluyoruz çoğu zaman,ailemizden daha fazla görüyoruz iş arkadaşlarımızı...
Çevreme ve geçmiş iş hayatıma baktığımda işinden memnun olmayan,hatta sevmeyen bir sürü arkadaşım vardı.Günümüz şartları özellikle ekonomik ihtiyaçlar ve kazanç hedefleri bizi sevmediğimiz işleri yapmaya mecbur kılıyor ne yazık ki..
Diyeceksiniz ki yemek tarifinin iş hayatıyla ne ilgisi var,haklısınız.Bu yazdıklarımın gerçekliğine yemek yapmanın bana verdiği keyif ve mutluluğuna varınca daha fazla inandım.Mutfakta uzun süre geçirdiğim saatler ve yaşadığım tatlı yorgunluk,yemeklerimin sevdiklerim tarafından yenmesi ve beğenmesiyle güzel bir mutluluğa dönüşüyor.Hal böyle olunca yıllardır bunu niye meslek olarak yapmadığımı düşünüp hayıflanıyorum...
Gelelim tarifimize...
Son zamanlarda yapmaktan ve sevdiklerimle birlikte yemekten çok keyif aldığım bir tarif bu.Ben adını "Seni Seviyorum Keki"koydum.Kalp şeklinde olması ve üzerinde mis kokulu çileklerin yer alması yüzünden bana sevgiyi çağrıştırdı.Tarifi internetten bulmuştum,ilk yaptığımda çok sevdiğim bir arkadaşıma ikram ettim çok beğendi,laf aramızda miktarı da çok büyük olmadığı için bir oturuşta bitirdik:)Çayın yanında çok güzel gidiyor,şiddetle tavsiye ederim.


Malzemeler:

 -100 gr.tereyağ
 -1 su bardağı pudra şekeri
 -2 yumurta
 -1,5 su bardağı un
 -1 paket kabartma tozu
 -1 tatlı kaşığı vanilya
 -büyüklüğüne göre 10 tane çilek(arzuya göre arttırabilirsiniz.)

 Yapılışı: Yumurta,oda sıcaklığındaki tereyağ ve pudra şekerini güzel bir şekilde çırpıyoruz. Üzerine un,vanilya ve kabartma tozunu ilave edip karıştırmaya devam ediyoruz. Yağladığımız fırın kabına boşaltıyor,üzerine ortadan ikiye böldüğümüz çilekleri sıralıyoruz. Fırınımızı 180 dereceye ayarlayıp üzeri hafif kızarana kadar pişiriyoruz. Piştikten sonra üzerine pudra şekeri serpiyoruz. Tarif internetten yapması bizden:) Afiyet olsun.

5 Ekim 2013 Cumartesi

Kış geldi hoşgeldi...

Yaz bitti artık...güzel anılar bıraktı giderken....sofralarımızda kış esintileri başladı yavaş yavaş.Alaçatı pazarına da kış gelmiş,o kadar güzeldi ki bugün burası...Her mevsimin güZelliği ayrı,biz İzmirliler yazı daha çok seviyoruz yüzümüz daha fazla gülüyor daha fazla seviyoruz hayatı yazın...
Ama kışı da yabana atmamak lazım,sıcacık evimizde dostlarla geçen uzun kış gecelerini de severiz biz...
Kışın pazara gelmek çocukluğumu hatırlatıyor bana,insanın yaşı ilerledikçe çocukluğuna duyduğu özlem artıyor nedense.İçimizdeki çocuk yaşımız kaç olursa olsun o saf o temiz haliyle yaşıyor kalbimizde özgürce.Hepinizin içindeki çocuğu selamlıyorum Alaçatı Pazarından...